Ülkemizde reklamcılık sektörü; her sektör ve ürünlerinde olduğu gibi çağın değişimlerine, pazarlama stratejilerine, küresel gelişmelere ayak uydurmaya çalışıyor ve her yıl bir önceki yıla göre bu pasta büyüme gösteriyor.
Gıda ve tekstil sektöründen sonra gelen en hacimli sektör olması, küresel sallantıların da odağı olmasını maalesef engelleyemiyor. Yani reklam sektöründe yükselişe geçen ivmenin zaman zaman durması ya da düşüşe geçmesi, firmalardan beklentiyi arttırıyor da diyebiliriz rahatlıkla. Reklam verenlerin özellikle kriz zamanlarında rekabette öne çıkarak marka yatırımlarına odaklanmalarının hem kendileri için hem de ajanslar için iyi bir avantaj olacağını düşünüyorum. Ancak burada ortaya çıkan bir gerçek var; reklam hizmetinden yararlanmak isteyen birçok firmanın reklam harcamaları kaleminin bulunmaması. Çoğu firma yıllık reklam stratejisi oluşturmadığı gibi reklam ajanslarının kendilerine nasıl bir katkı sağlayacağından habersiz tabiri caizse çırpınıp duruyor.
Firmaların departmanlaşma sürecinin çoktan geldiğini ve hatta geçtiğini düşünen biri olarak firma sahiplerinin muhasebe bölümüne verdikleri önem kadar reklama da ağırlık vermeleri kanaatindeyim. Ne istediğini bilen ve reklamdan ne elde edeceğini kavramış olan firmaların, sadece kendi gelişimlerine değil reklam sektörünün de gelişimine ciddi anlamda katkı sağlayacağına inanıyorum. Artık pazarlamanın geleneksel yöntemlerle değil de markalaşmanın getirdiği profesyonellikle ilerleyeceğini düşünen firmalar sadece reklam sektörünü değil, diğer sektörleri de olumlu olarak harekete geçirecektir.
Ancak işin reklam boyutuna bakacak olursak, reklamın önemi anlaşıldıkça çalışmalarda ve tasarımlarda beklenti doğru orantıda artacak, reklam da yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlar her zaman daha ön planda olacaktır. Başarılı olmuş reklam ajanslarının fiyatta değil hizmette rekabet eden ajanslar olduğunu da bu noktada görebilmemiz mümkün. Ayrıca firmalarına kurumsallaşma tavsiyesinde bulunan, markalaşmayı farklı metotlarla firmalara empoze etmeye çalışan reklam ajanslarının kurumsallık noktasında fire vermemesi gerekiyor ki güven sağlasın. Medya planlamanın aslında o kadar da önemli olmadığının altını çizen, işi sadece grafikerlikten ibaret gören sözde ajans sahipleri başka bir sektöre yönelseler sektörel itibarsızlıkta ortadan kalkmış olacaktır. Son olarak umarım 2016 yılı ülkemizde marka olmanın önemini kavrayan, markaya yatırımın aslında geleceğe yatırım olduğunu idrak eden firmaların sayısının arttığı, geleneksel reklamcılık yerine kişiselleştirilmiş içeriklerle reklamın iletişimini bize daha çok sevdiren reklamcıları gördüğümüz muhteşem bir yıl olur.